Bu istasyon şehrin göçmen ağırlıklı bölgesinde bulunan bir istasyon.İstasyonun dekorasyonunda çalışan Arne Sedell, Lars Sedell ve Helga Henschen bölgede yaşayan nüfusun büyük bir kısmının mültecilerden oluştuğuna dikkat çekmek amacıyla duvar resimlerinde göçmenlik teması üzerine yoğunlaşmışlar. Beyaz duvar üzerine çizilen resimler arasında ‘Mültecilere bir gül’, ‘Dayanışma’ ve ‘Akrabalık’ isimlerini taşıyan parçalar bulunuyor. Sanatçılar bu yolla, etnik kökeni fark etmeksizin Stockholm’un herkesi kucakladığını simgelemeye amaçlamışlar.
Bu istasyonun sanatçıları Åke Pallarp ve Enno Hallek mavi üzerine gökkuşağı temalı çalışmalarıyla gökyüzünü şehrin altına getirmeyi amaçlamışlar. Sanatçılar aynı zamanda çalışmalarıyla Stadion’un spor tarihi için önemine dikkat çekmek istemişler. Stadion, önemli tarihi müsabakalara ev sahipliği yapan Stockholm Olimpik Stadyumu’nun hemen yanında yer alıyor. Aynı zamanda Stadion, Stockholm Onur Festivali’nin düzenlendiği Östermalms IP’e de çok yakın bir mesafede bulunuyor. Ziyaretçilerin her yıl festivale giderken gökkuşağı ile bezenmiş bir istasyonla karşılanmaları da pozitif bir yaklaşım.
Bu da nereden çıktı diyebilirsiniz,hiç metro istasyonu gezilir mi diyebilirsiniz ancak pek çok şehirde toprağın üstü kadar altı da değerli ( taşı toprağı altının taşı toprağı sanat versiyonu :P) 1950 yılında yapımına başlanan ve tamamlanması 50 yıl süren Stockholm metrosu 90 durağı ile ulaşıma hizmet ettiği kadar sanata da hizmet ediyor.Eğlenceli bir vakit geçirip sürekli tren değiştirerek büyüleyici metro duraklarını gezebilirsiniz.150 sanatçıya ait sergilenen çalışmaları arasında mozikler, heykeller, tablolar, duvar çizimleri, enstalasyonlar, gravürler ve rölyefler bulunuyor. Uğradığınız her istasyonda farklı bir dünyaya tanıklık etmeniz mümkün.
Detaylı bilgi için;
İlk durağımız metronun ana merkezi aktarma noktası T-Centralen durağı.Mavi hat istasyonunda sanatçı Per Olof Ultvedt'in mavi rengi seçtiği duvar resimlerini görebilirsiniz. Sanatçının mavi rengi özellikle rahatlatıcı etkisi nedeniyle seçtiği düşünülüyor. İnsanların sürekli koşuşturma halinde olduğu bu hareketli istasyonda, mavinin rahatlatıcı etkisi insanın zihnini yatıştırmaya yardımcı oluyor.
Bu istasyonda kırmızı ve yeşilin dansını görebilirsiniz.Kırmızı renk batan güneşi, yeşil ise ormanı temsil ediyor.Karl-Olov Björk ve Anders Åberg çalışması olan duvar resmi bittiğinde sanatçılar bir şeylerin eksik olduğunu düşünmüşler ve doğaçlama bir şekilde çeşitli resim ve detaylar eklemeye devam etmişler. Özellikle, 70’li yıllarda İsveç’te en çok tartışılan toplumsal meselelerden olan ormanların tahribatı ve kırsal alanlarda nüfus azalışı gibi konuları simgeleyen çizimler yapmışlar. Bu yönüyle Solna Centrum politik bir isyanın dışa vurumu olma özelliği de taşıyor.
Stockholm'ün en etkileyici istasyonlarından birinin aynı zamanda en çok fotoğrafı çekilen istasyonlardan biri olması da şaşırtıcı değil: Kungsträdgården. Stockholm şehir merkezinin ortasında yer alan bu bölge, mavi hattın son noktası.Kungsträdgården istasyonundaki her bir eser tarihin farklı bir noktasına ışık tutuyor. Ağırlıklı olarak kullanılan yeşil, beyaz ve kırmızı tonları eski Fransız bahçelerini simgelerken; istasyon etrafındaki heykeller Makalös Sarayı’nın bahçesinde yer alan parçaların birer kopyası.
Tasarımıyla ödül alan Tekniska Högskolan istasyonunun yaratıcısı Lennart Mörk istasyonu bilime atfedilen eserlerle donatmış.Birçok bilimsel gelişmenin ve buluşun simgelendiği çalışmalardan en dikkat çekeni istasyonun ortasında yer alan devasa polihedra. Beş yüzeyden oluşan polihedra, Platon’un beş elementini simgeliyor: ateş, su, hava, toprak ve eter.
Mörby Centrum istasyonun en önemli özelliği optik illüzyon yaratan duvarları. Duvarlar, platformda nerede durduğunuza bağlı olarak renk değiştiriyor. Bir taraftan baktığınızda pembe ve beyaz gözüken duvarlar, diğer taraftan baktığınızda gri ve yeşil arası bir renge bürünüyor. Sanatçı Gösta Wessel ve Karin Ek bu çalışmayla, yolculuğa başladığınız noktaya göre yolculuğunuzun nasıl değişebileceğine dikkat çekmeyi amaçlamışlar.
Görünüşe göre düz kayadan oyulmuş ve işlenmemiş halde bırakılmış, koyu kırmızı/turuncu renge boyanmış Rådhuset metro istasyonu, dünyanın bağırsaklarının derinliklerinde olmanın ürkütücü ve rahatsız edici (ama gerçek) izlenimini veriyor. Ama en sevdiğimiz yanı, yürüyen merdivenlerin hemen yanında, sanki toprak tarafından yutulmuş gibi görünen devasa sütunlar.
İstasyonun adı [Hallonbergen kelimenin tam anlamıyla 'Ahududu Dağları' anlamına geliyor] neredeyse bir peri masalından alınmış gibi.İstasyonun sanatçıları Elis Eriksson ve Gösta Wallmark'ın metro istasyonunu dekore ederken kendi çocukluklarından ilham almaları muhtemelen tesadüf değil.Fantastik canavarlar ve yaratıcı renkli duvar resimleri ile bir çocuğun canlı hayal dünyasının yansıması gibi.
Treninizi beklerken, cam bir vitrinde duran oldukça havalı bir Viking gemisi modeli göreceksiniz. Bir metro istasyonu için oldukça rastgele, değil mi? Ancak zamanınız kısıtlıysa, muhtemelen bu istasyonu keşfetmeyi atlayıp burayı sadece yeşil hatta geçmek için bir üs olarak kullanabilirsiniz, çünkü burası diğer istasyonlar kadar ilginç değil.(zaman değerli!)
Sıradaki istasyonun duvarları atari oyunları karakterlerini barındırıyor.Duvar fayansları üzerinde Super Mario ya da Pacman görebilirsiniz :)En eğlenceli istasyonlardan biri,kendinizi oyuna kaptırabilirsiniz ;)
Belçikalı ve Parisli sanatçı Françoise Schein tarafından yaratılan İstasyon Carl von Linné ve BM Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi'nin yer aldığı çinilerden oluşuyor.İstasyonda tamamı Linné'nin Baltık çevresindeki seyahatlerine adanmış 12 büyük karo panel bulunuyor.Adı üstünde bir bilim yuvasına giden bu istasyonda tabi ki eğitimle ilgili bir dekorasyon var.İstasyon duvarları kelime bulmacası ile tamamlanmış,Bakalım saklı kelimeleri bulabilecek misiniz ?