Lizbon Yeme-İçme Rehberi

Time out Mercado da Ribeira, Cais de Sodre tren istasyonunun karşısında bir toplu yemek alanı.isterseniz taze deniz ürünlerini alıp evinize gidebilirsiniz ya da ortada yer alan masalarda arkadaşlarınız ailenizle birlikte yiyebilirsiniz.Bize pek hitap etmedi yemek kokusu iştahınızı kapatıyor. Ama ben kokudan etkilenmem gördükçe de yiyesim gelir diyenlerdenseniz burası size göre. Geleneksel portekiz yemeklerinden tayland yemeklerine yemek yelpazesi geniş.Yorulduğunuzda sadece birşeyler içmek için de uğranabilecek bir mekan,gezeyim göreyim oturmasamda olur derseniz ona da uygun.
 

restourades metro durağın çok yakın konumdaki bu tavuk restoranında kendi usüllerince soslanıp pişmiş tavukları bütün yada yarım tavuk şeklinde servs ediyorlar.Fena değildi ancak bloglarda yazıldığı gibi "yok böyle bir lezzet" gibi bir durumu yok. Gidilebilir ,ancak bu tavuk için ölünür değil.

 

 

Adres:R. das Portas de Santo Antão 85, 1150-266 Lisboa, Portekiz

 

Tam tavuk :13,50 Eur  Yarım tavuk :7,50  Eur

Şişe şarap:12  Eur 

Jeronimos Manastırının 500 mt.ilerisinde önündeki kuyruktan ya da gelen güzel kokulardan hemen bulacağınız mekan.

Sıra gözünüzü korkutmasın,paket alacaklarsıraya giriyor.Benim tavsiyem oturup bir kahve eşliğinde tadına varmanız.

Nata (belem turtası ) savaş zaman.ında rahibeler tarafından yapılan bir tatlı. Milföy hamuru kıvamında bir turta hamuru içinde muhallebi gibi bir tadı var.1 porsiyonda 2  adet servis ediliyor.Lizbon'a gelmişken denenmesi gerekenlerden biri bence. Tabi bizim gibi tatlı hamur işi yemek kültürü zengin milletler için çokta ölünesi lezzetler değil bunlar ,ancak bence farklı kültürlerin lezzetleri de denenmeli.

 

 

Adres:R. de Belém 84 92, 1300-085 Lisboa, Portekiz

 

6 'lı paket: 9,50 Eur

Time out Mercado da Ribeira
O Churrasco -Tavuk restorant
Pasteis de Belem -Belem Turtacısı
A Brasileria cafe 
Cervejaria Ramiro-Deniz mahsülleri

Önünde sıralar oluşan yer bulmak için saatlerce beklenen pek meşhur (Ayhan Sicimoğlu önerisidir) Ramiro (cervejariaramiro.pt) İki metro durağının arasında independente de inip aşağı yürüyebilirsiniz ya da Martim Moniz de inip yukarı yürüyebilirsiniz. R.Palma caddesi üzerinde.Seyahatiniz başlamadan mail ile rezervasyon yapabilirsiniz ( ben öyle yaptım) ancak rezervasyon saatine uymalısınız yoksa yine sıra beklersiniz.

Burası bir balık restoranı değil hemen belirteyim,balık yok!deniz mahsülleri özellikle de kabuklular çokça.Biz Sarımsaklı karides yedik ki kendisi efsaneydi ya da biz çok açtık bilemiyorum. Menü tabletle geliyor ve türkçe seçemeği var ( rahat olabilirsiniz yani )

 

Adres:Av. Alm. Reis 1 H, 1150-007 Lisboa, Portekiz

 

İstiridye:11,36  Eur karides :14,44 Eur

Alfama bölgesinde küçük bir tapas restoranı.Aynı zamanda konserve ürünler alabileceğiniz bir mekan .Yemeklerin geneli konserve balık üzerine ,balık sevmiyorsanız bilginiz olsun.(biz vakit bulup deneyemedik ,denerseniz bana yazmayı unutmayın ;))

 

 

 

Adres:Largo do Contador Mor 17, 1100-160 Lisboa, Portekiz

 

Tapas :6-19  Eur  Bira :4-6,50  Eur

Tapa Bucho-Tapas Restorant

Bairro Alto bölgesinde bir diğer tapas restoranı ,burada konserve menüler bulunmuyor.Latinlerin ünlü yemeği Ceviche deneyebilirsiniz.

 

 

 

 

Adres:R. do Diário de Notícias 124, 1200-141 Lisboa, Portekiz

 

Tapaslar:1,5-13 Eur Bira :3-4 Eur

Casa da İndia

İsmi sizi yanıltmasın burası bir portekiz restoranı ve geleneksel portekiz yemekleri sunuyor.ızgara et ve deniz mahsülleri ağırlıklı bir menüsü var.Çok kalabalık bir yer olduğunu ve sıra beklemeniz gerekebileceğini hatırlatayım

 

 

Adres:Rua do Loreto 49 51, 1200-471 Lisboa, Portekiz

 

Balıklar :12-23  Eur Etler :11-22  Eur Bira :1,5-3,5  Eur

16. yüzyılın başlarında Vasco da Gama anısına yapılan kule gotik mimarinin devamı ve lizbonda çokça göreceğiniz manuelin tarzında yapılmış ve UNESCO tarafından Dünya mirasları listesine alınmış. Şehrin önemli simgelerinden biri olup pekte şirindir.Kuleye doğru ilerlerken hemen önündeki parkta pek çok yeme içme amaçlı karavanlar var .Bir tanesinde pötikareli örtü ve hasır sepette sunulan sandviç satılıyordu.(Tabi ki bu turist aktivitesini kaçırmadık,yaşasın piknik !) hemen sandviçlerimizi ve biralarımızı alıp karavandan verilen örtüyü yere serdik ve manzaranın keyfini çıkardık. Karşıda Belem kulesi yanınızda arkadaşınız ( sevgiliniz olsa pek romantik olur ki öyle yapanlar vardı :)) ohh deymeyin keyfinize.Yani efendim yolunuz düşerse,buyrunuz oturunuz yiyiniz içiniz mekanın keyfini çıkarınız derim Üstelik uygun fiyatlı ( şair burada Eur -TL paritesini unutmak istedi) sandviçlerde güzel.

Belem Kulesi

Keyifimizi sürdükten sonra kuleye doğru ilerledik. Bu şirin kuleyi de içine girip gezebilirsiniz ama çook sıra olduğu için biz girmeyip dışardan gözlemlemeyi tercih ettik. Açıkçası zaten kaşiflere çıktık yüksekten gördük birde sıra bekleyip burdan görmeye gerek yok dedik. Kulenin orda yine Türklerle karşılaştığımızı da söylemeyi unutmayalım.Bir grup öğrenci (muhtemel erasmus öğrencileri) son günlerde yaşanan terör olaylarına üzüntülerinden suya notlar yazıp Türkiye'ye sesleniyorlardı :) Hayat işte...
Kule ve çevresinde çok eğlendik ama gün bitmeden belem turtasına kavuşmak için şimdi gitme zamanı...kulenin biraz ilerisinde üst geçiti kullanarak karşıya geçiyoruz ve istesekte vakitsizlikten içine giremeyerek Belem kültür merkezi ve müzeyi es geçip (umarım bir sonraki Lizbon gezisi için bahane olur ) jeronimos manastırına varıyoruz.

Jerónimos Manastırı  1501 yılında inşaatına başlanmış ve 100 yıl sürmüş.İnce işlemeleri ile muhteşem bu manastırın yapımının finansmanı, yılda 70 kg altına mal olmuş ve baharat ticareti ile karşılanmış. Etkilenmemek elde değil.Hindistan seferine çıkan kaşif Vasco da Gama tarafından Kral I.Manuel'den talep edilmiş buraya manastır yapılması.Hemen yanında bulunan Santa Maria Şapeli merkez alınarak yapılmış böylece şapel de daha görkemli bir hal almış.

 

Mosterio dos Jeronimos-Jeronimos Manastırı

 

Jeronimos Manastırı'nın mimarları Juan de Castillo, Diogo de Boitaca, N,colau Chanterene, Diogo de Torralva ve Jeronimo de Rouen'dir.

 

1983 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınan bu yapının kilise bölümünde ünlü kaşif Vacco de Gama ve Portekiz'in en büyük şairi Luis de Camoes'İn mezarları yer alıyor. Manastır 1907 yılından bu yana Ulusal Anıt statüsündedir. 1850 yılında yapılan restorasyonla batı tarafına eklenen bina da şu an Arkeoloji Müzesi ve Denizcilik Müzesi bulunmaktadır.

 

Benim tavsiyem,Manastırın üst katına çıkıp mutlaka yukarıdan kilise kısmını izleyin gerçekten büyüleyici bir etkisi var.

biz natalarımızı yiyip enerji alıp yola devam ediyoruz ( nata vs tüm yeme-içmeler Lizbon yeme-içme rehberinde )

 

Bina eski bir binicilik okuluymuş, 1726 yılında İtalyan mimar Giacomo Azzolini tarafından yapılmış. Dünyadaki en geniş Kraliyet arabaları koleksiyonu sanırım burda. Arabalarda seyahat etmek için Sindirella olası geliyor insanın..ah ah diye iç çekerek o günlerde yaşasak nasıl olurdu diye düşünüyoruz... Müzenin üst katında O muhteşem arabalara binen Kraliyet ailesinin portreleri var. (yaptığımız ayıbın farkındayız ama) biz çok eğlendik..içlerinde çook ilginç tiplemeler var:)

 


Bu kadar müze ziyareti yeter diyerek sıcak yuvamız,otelimize geri dönmek için tren İstasyonunun yolunu tutuyoruz. İstasyon dediğim iki sıra tahta bank! Bir gar, efendim bir istasyon beklemeyin,şaşırmayın.
 

Museu Nacional dos coches-Ulusal At Arabası Müzesi
Largo do Carmo ve Carmo Manastırı

Largo do Carmo 1389 yılında Dönemin kralı Nuno Alvares Pereria tarafından yapılmaya başlanmış ve 1423 te tamamlanmış..
Gel gör ki onca zahmet emek 1755 depreminde yok olmuş yıkılmış.Neyseki kalan direkler kilise olarak olmasa da müze olarak yaşamaya devam etmiş.Aslında başlıbaşına manastırdan kalanlar ( yada kalamayanlar) depremin ne kadar büyük olduğunun canlı bir kanıtı.

 

Bu arada içerde küçükte bir arkeoloji müzesi var mezarlar ve iki mumya varki evlere şenlik...ürkünç bir manzara...

Manastrır 18. yüzyıla olduğu kadar 21. yüzyıla da tanıklık etmiş.25 Nisan 1974'te "karanfil devrimi"nin en önemli olayları da burada yaşanmış.

Manastırın bir kısmı Cumhuriyetçi Ulusal Muhafızların karargahı olmuş ve dönemin Başbakanı Marcello Caetano manastıra sığınmış.Binlerce Portekizli karargah etrafında toplanmış ve olaylar diktatörlük rejiminin çöküşüyle sonuçlanmış.O tarihten sonra  25 Nisan artık ulusal bayram olarak kutlanmaya başlamış.

 

Özgürlükleri ve nasıl zor elde edildiklerini düşünerek yola devam...

S.Justa Asansörü

Bu şehir tepelerden oluşuyor demiştik ve finiküler dışında bir de asansörler var, bunların da ünlüleri var.


En ünlüsü S.Justa asansörü. Bu asansör Baxia-Chiado bölgesi ve Barrio Alto bölgelerini bağlamak için yapılmış ve 1900 yılında Eiffel ustanın öğrencilerinden biri olan Porto'lu Raul Mesnier de Ponsard tarafından yapılmış.Zaten görünce aklınıza ilk olarak Eiffel kulesi geleceğine eminim :)

 

Ünlü şair  Fernando Pessoa'nın uğrak mekanı olan Cafe A Brasileria'ya uğradıktan sonra 25 nolu tramwayı deneyimlemek için Martim Moriz metro durağına geçiyoruz.

25 nolu Tramway

Tramvay 25 yalnızca hafta içi çalışıyor ve Praça da Figueira'dan (her 15 ila 20 dakikada bir) kalkıp Praça do Comércio'dan geçiyor. Yolculuğunu tamamlaması yaklaşık yarım saat sürüyor.Oldukça hızlı ve seri şekilde tramvaylar gelse de en az 3 tur beklemeyi göze almalısınız yada dolu tramvaya herhangi bir yerde binebilirsiniz.
Pek çok blogta "aman çok kalabalık gerek yok "dense de benim tavsiyem bizim yaptığımız gibi (hele ki lizbon kartınız varsa) ilk duraktan oturacak şekilde tramvaya binmeniz. 1 tur lizbon deneyimlemeniz :)
Biz,Se katedrali, kale vs heryeri gezip son durakta inip ters yöne tramvaya binerek bu sefer Kale durağında indik ve kale ziyaretimizi yaptık.

Sao Jorge Kalesi-Lizbon Kalesi

Castelo sao Jorge (s.jorge kalesi) depremlerle pek çok kez karşılaşmış ve günümüzdeki haline en son 1910 yılında restore edilmiş.M.Ö. 6.yüzyılda İberler ve Keltler tarafından kullanıldığı düşünülen kalenin en akılda kalan yani Vasco do Gama'nın Hindistan deniz yolunu keşfedişinin kale de kutlanması aslında.

 

Şimdilerde manzarasıyla gözde olan kale kim bilir nelere şahit olmuş zamanında.

Kale içindeki yiyecek karavanlarından alabilir ya da yanınızda getirebilirsiniz,bir minik manzaralı piknik yakışır buraya.Tüm Lizbon emrinize amade!


Kale Giriş Ücreti :15  Eur (12 yaş altı ücretsiz .-2023  fiyatları)
 

Alfama Bölgesi

Kaledeki gezintimiz bitince salıyoruz kendimizi Se Katedraline doğru.Bu arada tabi gelen giden tramvayları ve fotoğraf çekilebilecek mekanları da kaçırmamaya çalışıyoruz.
Katedrale inen yolda sol tarafta pembe mor çiçekli ağacıyla dikkatinizi çekecek bir mekan var.Kullanılmayan bir mekan olduğunu anlıyoruz ama bakıyoruz ki insanlar manzara seyrinde,e görselliği de güzel fotoğraflamaya koyuluyoruz. Aklınızda olsun bir uğrayın hem manzarayı seyredin hem fotoğraf çekin bizim gibi.
Az gittik uz gittik diyemeden toplasan 500 metre etmeden köşede Se Katedraline vardık :)
Bu arada katedral ve kalenin şehrin Alfama bölgesinde olduğunu ve bu bölgeye özellikle 1
gününüzü sadece sokaklarında dolaşmak için ayırmanız gerektiğini önemle belirtmek isterim.


Nerde kalmıştık....Hani şu kartpostallarda bir kilisenin önünden geçen tramvay var ya ,işte tam olarak o köşedeyiz.

Santa Maria Maior de Lisboa-Se Katedrali

Katedral 1147 yılında yapılmış bilinen lizbondaki en eski kilise, tabi pek çok depremle zarar görüp tekrar yapıldığı için Romanesk, Gotik ve Barok mimarinin izlerini taşıyor.
Çift kulesinin göründüğü ön cephesi oldukça meşhur.Bana biraz Notre Dame Kilisesini hatırlattı. (hala favorim kendisi)
Katedrali ziyaret ücretsiz ancak içerde bulunan hazine müzesi ziyareti 5 Eur. Hazine müzesinde Lizbon Piskoposluğunun ana koruyucu azizi olan Saint Vincent'in kutsal emanetleri,hıristiyan yaşamına ait cüppe vs giysiler ,ayinlerde kullanılan taht ,yelpaze vs bulunuyor.

Rua Agusta -Agusta Caddesi

Comercio Meydanı, zafer takı (Rua Augusta tarafında telkari taş kabartmalı bir saatin bulunduğu) aracılığıyla Rua Augusta'ya açılıyor. Burası mozaik kaldırımlar, kafeleri, uluslararası mağazalar ,sokak sanatçıları ve seyyar satıcıların bulunduğu canlı bir yaya caddesi.

Kemerin tepesindeki terasa, şehir merkezinin 360 derecelik manzarasını sunan bir asansörle çıkabilir,tüm cadde ve şehri izleyebilirsiniz.

(Bu sokak, Lilliputluların Ted Danson'u Gulliver rolünde kemerin içinden geçirdiği Gulliver'in Gezileri filmini izleyenlere tanıdık gelecektir.)

Rua Augusta'da Millenium BCP Bankası'nın altında Roma hamamlarının küçük bir bölüm kalıntısı da bulunmakta. Sahildeki yenileme çalışmaları sırasında ortaya çıkan kalıntıları ve mozaikleri,  rehberli turla ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.

Eduardo VII Parkı

Lizbonun tepe noktalarından birine konuşlanmış bu park güzel bir manzara eşliğinde soluklanacağınız bir yer.Araştırmalarım sırasında burada pek çok konserde verildiğini öğrendim hatta bizim gittiğimiz ilk gün Pazar günü bir konser vardı ama tanımadığım biri ve ilk gün olduğu için gitmemeyi tercih ettik.

 

Parkın içinde bir sera,Pavilyon ve kitap fuarı var .İsmini İngiliz kralı Eduard VII.dan alıncaya kadar Özgürlük parkı adını taşıyormuş, öyle kalabilirmiş bence :))

Ziyaretçilerin ilk önce dikkatini çekecek olan eskiden bir couvent (kadın manastırı) olan müze binası. 1965 yılında açılan müze, Portekiz kültüründe önemli bir yeri olan, hemen hemen tüm şehirlerinde ve hemen hemen tüm eski binalar, parklar, iç ve dış süslemeleri olarak göze çarpan azulejoların sergilendiği önemli bir müzedir. Azulejo, İber yarımadasında Mağribi kültürü etkisiyle doğmuş mavi tonların hakim olduğu bir tür karo seramik olup, ismi de Portekizce ve İspanyolca’da mavi anlamına gelen azul kelimesinden türemiştir. 15.yy dan günümüze azulejonun sergilenmekte olduğu müzede, eskimiş veya tahrip olmuş eserlerin restorasyonu da gerçekleştirilmektedir. Müze kompleksi içinde bulunan Igreja da Madre de Deus’ manastırın'da güzel azulejolar yanında oldukça güzel tavan ve duvar süslemeleri yer alıyor. Manastırın giriş kapısının ön kısmı, daha önce mezarlık iken, değiştirilerek avlu yapılmış. Kilisenin girişinde yer alan ve daha önceden o mahallede yaşamış olan bir kadının mezarı kaldırılmayarak üzeri kırılmaz camla kapatılmış olup, kiliseye bu mezarın üstünden geçerek giriliyor.( oldukça garip)

 

Giriş Ücreti :8 Eur (2023  fiyatları)

Museu dos Azulejos-Ulusal Çini Müzesi

Bizim Lizbon ziyaretimiz sona eriyor ancak vakit bulup gidemediklerimiz,deneyemediklerimiz var onları da belki benim yerime sizler gezersiniz diye kısacık anlatıcam ,belli olmaz belki ben sizden önce giderim tekrar ( gidemedi :()

Reconquista'dan Birinci Dünya Savaşı'na kadar Portekiz kara kuvvetlerinin tarihini anlatan son derece ilginç bir askeri tarih müzesi. Zengin ve bakımlı bir koleksiyon. Portekiz ordusunun tarih boyunca kullanmış olduğu üniforma ve ekipmanların yanı sıra bir çok ülkeye ait nişan silah koleksiyonu da sergilenmekte.

 

Giriş ücreti 3 Eur.

Lisbon Military Museum-Askeri Müze
Museu da Farmacia-Ecza Müzesi

Antik Mısır tekniklerinden, aşılara ve bir uzay mekiğinin taşınabilir eczanesine kadar küresel ölçekte geçmişten günümüze kaydedilen tıbbi gelişmeleri içeren bir müze .

Giriş Ücreti 6 Eur

Yapmadan Dönme !

Sintra'yı görmelisin

Nata yemelisin

Mirodora'da gün batımı (gün doğumu da olur) izlemelisin

 Belem'i görmelisin

Tramvaya mutlaka bin

Alfama sokaklarında başıboş dolaş

Porto şarabı al

16. yüzyılın başlarında Vasco da Gama anısına yapılan kule gotik mimarinin devamı ve lizbonda çokça göreceğiniz manuelin tarzında yapılmış ve UNESCO tarafından Dünya mirasları listesine alınmış. Şehrin önemli simgelerinden biri olup pekte şirindir.Kuleye doğru ilerlerken hemen önündeki parkta pek çok yeme içme amaçlı karavanlar var .Bir tanesinde pötikareli örtü ve hasır sepette sunulan sandviç satılıyordu.(Tabi ki bu turist aktivitesini kaçırmadık,yaşasın piknik !) hemen sandviçlerimizi ve biralarımızı alıp karavandan verilen örtüyü yere serdik ve manzaranın keyfini çıkardık. Karşıda Belem kulesi yanınızda arkadaşınız ( sevgiliniz olsa pek romantik olur ki öyle yapanlar vardı :)) ohh deymeyin keyfinize.Yani efendim yolunuz düşerse,buyrunuz oturunuz yiyiniz içiniz mekanın keyfini çıkarınız derim Üstelik uygun fiyatlı ( şair burada Eur -TL paritesini unutmak istedi) sandviçlerde güzel.

Belem Kulesi

Keyifimizi sürdükten sonra kuleye doğru ilerledik. Bu şirin kuleyi de içine girip gezebilirsiniz ama çook sıra olduğu için biz girmeyip dışardan gözlemlemeyi tercih ettik. Açıkçası zaten kaşiflere çıktık yüksekten gördük birde sıra bekleyip burdan görmeye gerek yok dedik. Kulenin orda yine Türklerle karşılaştığımızı da söylemeyi unutmayalım.Bir grup öğrenci (muhtemel erasmus öğrencileri) son günlerde yaşanan terör olaylarına üzüntülerinden suya notlar yazıp Türkiye'ye sesleniyorlardı :) Hayat işte...
Kule ve çevresinde çok eğlendik ama gün bitmeden belem turtasına kavuşmak için şimdi gitme zamanı...kulenin biraz ilerisinde üst geçiti kullanarak karşıya geçiyoruz ve istesekte vakitsizlikten içine giremeyerek Belem kültür merkezi ve müzeyi es geçip (umarım bir sonraki Lizbon gezisi için bahane olur ) jeronimos manastırına varıyoruz.

Jerónimos Manastırı  1501 yılında inşaatına başlanmış ve 100 yıl sürmüş.İnce işlemeleri ile muhteşem bu manastırın yapımının finansmanı, yılda 70 kg altına mal olmuş ve baharat ticareti ile karşılanmış. Etkilenmemek elde değil.Hindistan seferine çıkan kaşif Vasco da Gama tarafından Kral I.Manuel'den talep edilmiş buraya manastır yapılması.Hemen yanında bulunan Santa Maria Şapeli merkez alınarak yapılmış böylece şapel de daha görkemli bir hal almış.

 

Mosterio dos Jeronimos-Jeronimos Manastırı

 

Jeronimos Manastırı'nın mimarları Juan de Castillo, Diogo de Boitaca, N,colau Chanterene, Diogo de Torralva ve Jeronimo de Rouen'dir.

 

1983 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınan bu yapının kilise bölümünde ünlü kaşif Vacco de Gama ve Portekiz'in en büyük şairi Luis de Camoes'İn mezarları yer alıyor. Manastır 1907 yılından bu yana Ulusal Anıt statüsündedir. 1850 yılında yapılan restorasyonla batı tarafına eklenen bina da şu an Arkeoloji Müzesi ve Denizcilik Müzesi bulunmaktadır.

 

Benim tavsiyem,Manastırın üst katına çıkıp mutlaka yukarıdan kilise kısmını izleyin gerçekten büyüleyici bir etkisi var.

biz natalarımızı yiyip enerji alıp yola devam ediyoruz ( nata vs tüm yeme-içmeler Lizbon yeme-içme rehberinde )

 

Bina eski bir binicilik okuluymuş, 1726 yılında İtalyan mimar Giacomo Azzolini tarafından yapılmış. Dünyadaki en geniş Kraliyet arabaları koleksiyonu sanırım burda. Arabalarda seyahat etmek için Sindirella olası geliyor insanın..ah ah diye iç çekerek o günlerde yaşasak nasıl olurdu diye düşünüyoruz... Müzenin üst katında O muhteşem arabalara binen Kraliyet ailesinin portreleri var. (yaptığımız ayıbın farkındayız ama) biz çok eğlendik..içlerinde çook ilginç tiplemeler var:)

 


Bu kadar müze ziyareti yeter diyerek sıcak yuvamız,otelimize geri dönmek için tren İstasyonunun yolunu tutuyoruz. İstasyon dediğim iki sıra tahta bank! Bir gar, efendim bir istasyon beklemeyin,şaşırmayın.
 

Museu Nacional dos coches-Ulusal At Arabası Müzesi
Largo do Carmo ve Carmo Manastırı

Largo do Carmo 1389 yılında Dönemin kralı Nuno Alvares Pereria tarafından yapılmaya başlanmış ve 1423 te tamamlanmış..
Gel gör ki onca zahmet emek 1755 depreminde yok olmuş yıkılmış.Neyseki kalan direkler kilise olarak olmasa da müze olarak yaşamaya devam etmiş.Aslında başlıbaşına manastırdan kalanlar ( yada kalamayanlar) depremin ne kadar büyük olduğunun canlı bir kanıtı.

 

Bu arada içerde küçükte bir arkeoloji müzesi var mezarlar ve iki mumya varki evlere şenlik...ürkünç bir manzara...

Manastrır 18. yüzyıla olduğu kadar 21. yüzyıla da tanıklık etmiş.25 Nisan 1974'te "karanfil devrimi"nin en önemli olayları da burada yaşanmış.

Manastırın bir kısmı Cumhuriyetçi Ulusal Muhafızların karargahı olmuş ve dönemin Başbakanı Marcello Caetano manastıra sığınmış.Binlerce Portekizli karargah etrafında toplanmış ve olaylar diktatörlük rejiminin çöküşüyle sonuçlanmış.O tarihten sonra  25 Nisan artık ulusal bayram olarak kutlanmaya başlamış.

 

Özgürlükleri ve nasıl zor elde edildiklerini düşünerek yola devam...

S.Justa Asansörü

Bu şehir tepelerden oluşuyor demiştik ve finiküler dışında bir de asansörler var, bunların da ünlüleri var.


En ünlüsü S.Justa asansörü. Bu asansör Baxia-Chiado bölgesi ve Barrio Alto bölgelerini bağlamak için yapılmış ve 1900 yılında Eiffel ustanın öğrencilerinden biri olan Porto'lu Raul Mesnier de Ponsard tarafından yapılmış.Zaten görünce aklınıza ilk olarak Eiffel kulesi geleceğine eminim :)

 

Ünlü şair  Fernando Pessoa'nın uğrak mekanı olan Cafe A Brasileria'ya uğradıktan sonra 25 nolu tramwayı deneyimlemek için Martim Moriz metro durağına geçiyoruz.

25 nolu Tramway

Tramvay 25 yalnızca hafta içi çalışıyor ve Praça da Figueira'dan (her 15 ila 20 dakikada bir) kalkıp Praça do Comércio'dan geçiyor. Yolculuğunu tamamlaması yaklaşık yarım saat sürüyor.Oldukça hızlı ve seri şekilde tramvaylar gelse de en az 3 tur beklemeyi göze almalısınız yada dolu tramvaya herhangi bir yerde binebilirsiniz.
Pek çok blogta "aman çok kalabalık gerek yok "dense de benim tavsiyem bizim yaptığımız gibi (hele ki lizbon kartınız varsa) ilk duraktan oturacak şekilde tramvaya binmeniz. 1 tur lizbon deneyimlemeniz :)
Biz,Se katedrali, kale vs heryeri gezip son durakta inip ters yöne tramvaya binerek bu sefer Kale durağında indik ve kale ziyaretimizi yaptık.

Sao Jorge Kalesi-Lizbon Kalesi

Castelo sao Jorge (s.jorge kalesi) depremlerle pek çok kez karşılaşmış ve günümüzdeki haline en son 1910 yılında restore edilmiş.M.Ö. 6.yüzyılda İberler ve Keltler tarafından kullanıldığı düşünülen kalenin en akılda kalan yani Vasco do Gama'nın Hindistan deniz yolunu keşfedişinin kale de kutlanması aslında.

 

Şimdilerde manzarasıyla gözde olan kale kim bilir nelere şahit olmuş zamanında.

Kale içindeki yiyecek karavanlarından alabilir ya da yanınızda getirebilirsiniz,bir minik manzaralı piknik yakışır buraya.Tüm Lizbon emrinize amade!


Kale Giriş Ücreti :15  Eur (12 yaş altı ücretsiz .-2023  fiyatları)
 

Alfama Bölgesi

Kaledeki gezintimiz bitince salıyoruz kendimizi Se Katedraline doğru.Bu arada tabi gelen giden tramvayları ve fotoğraf çekilebilecek mekanları da kaçırmamaya çalışıyoruz.
Katedrale inen yolda sol tarafta pembe mor çiçekli ağacıyla dikkatinizi çekecek bir mekan var.Kullanılmayan bir mekan olduğunu anlıyoruz ama bakıyoruz ki insanlar manzara seyrinde,e görselliği de güzel fotoğraflamaya koyuluyoruz. Aklınızda olsun bir uğrayın hem manzarayı seyredin hem fotoğraf çekin bizim gibi.
Az gittik uz gittik diyemeden toplasan 500 metre etmeden köşede Se Katedraline vardık :)
Bu arada katedral ve kalenin şehrin Alfama bölgesinde olduğunu ve bu bölgeye özellikle 1
gününüzü sadece sokaklarında dolaşmak için ayırmanız gerektiğini önemle belirtmek isterim.


Nerde kalmıştık....Hani şu kartpostallarda bir kilisenin önünden geçen tramvay var ya ,işte tam olarak o köşedeyiz.

Santa Maria Maior de Lisboa-Se Katedrali

Katedral 1147 yılında yapılmış bilinen lizbondaki en eski kilise, tabi pek çok depremle zarar görüp tekrar yapıldığı için Romanesk, Gotik ve Barok mimarinin izlerini taşıyor.
Çift kulesinin göründüğü ön cephesi oldukça meşhur.Bana biraz Notre Dame Kilisesini hatırlattı. (hala favorim kendisi)
Katedrali ziyaret ücretsiz ancak içerde bulunan hazine müzesi ziyareti 5 Eur. Hazine müzesinde Lizbon Piskoposluğunun ana koruyucu azizi olan Saint Vincent'in kutsal emanetleri,hıristiyan yaşamına ait cüppe vs giysiler ,ayinlerde kullanılan taht ,yelpaze vs bulunuyor.

Rua Agusta -Agusta Caddesi

Comercio Meydanı, zafer takı (Rua Augusta tarafında telkari taş kabartmalı bir saatin bulunduğu) aracılığıyla Rua Augusta'ya açılıyor. Burası mozaik kaldırımlar, kafeleri, uluslararası mağazalar ,sokak sanatçıları ve seyyar satıcıların bulunduğu canlı bir yaya caddesi.

Kemerin tepesindeki terasa, şehir merkezinin 360 derecelik manzarasını sunan bir asansörle çıkabilir,tüm cadde ve şehri izleyebilirsiniz.

(Bu sokak, Lilliputluların Ted Danson'u Gulliver rolünde kemerin içinden geçirdiği Gulliver'in Gezileri filmini izleyenlere tanıdık gelecektir.)

Rua Augusta'da Millenium BCP Bankası'nın altında Roma hamamlarının küçük bir bölüm kalıntısı da bulunmakta. Sahildeki yenileme çalışmaları sırasında ortaya çıkan kalıntıları ve mozaikleri,  rehberli turla ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.

Eduardo VII Parkı

Lizbonun tepe noktalarından birine konuşlanmış bu park güzel bir manzara eşliğinde soluklanacağınız bir yer.Araştırmalarım sırasında burada pek çok konserde verildiğini öğrendim hatta bizim gittiğimiz ilk gün Pazar günü bir konser vardı ama tanımadığım biri ve ilk gün olduğu için gitmemeyi tercih ettik.

 

Parkın içinde bir sera,Pavilyon ve kitap fuarı var .İsmini İngiliz kralı Eduard VII.dan alıncaya kadar Özgürlük parkı adını taşıyormuş, öyle kalabilirmiş bence :))

Ziyaretçilerin ilk önce dikkatini çekecek olan eskiden bir couvent (kadın manastırı) olan müze binası. 1965 yılında açılan müze, Portekiz kültüründe önemli bir yeri olan, hemen hemen tüm şehirlerinde ve hemen hemen tüm eski binalar, parklar, iç ve dış süslemeleri olarak göze çarpan azulejoların sergilendiği önemli bir müzedir. Azulejo, İber yarımadasında Mağribi kültürü etkisiyle doğmuş mavi tonların hakim olduğu bir tür karo seramik olup, ismi de Portekizce ve İspanyolca’da mavi anlamına gelen azul kelimesinden türemiştir. 15.yy dan günümüze azulejonun sergilenmekte olduğu müzede, eskimiş veya tahrip olmuş eserlerin restorasyonu da gerçekleştirilmektedir. Müze kompleksi içinde bulunan Igreja da Madre de Deus’ manastırın'da güzel azulejolar yanında oldukça güzel tavan ve duvar süslemeleri yer alıyor. Manastırın giriş kapısının ön kısmı, daha önce mezarlık iken, değiştirilerek avlu yapılmış. Kilisenin girişinde yer alan ve daha önceden o mahallede yaşamış olan bir kadının mezarı kaldırılmayarak üzeri kırılmaz camla kapatılmış olup, kiliseye bu mezarın üstünden geçerek giriliyor.( oldukça garip)

 

Giriş Ücreti :8 Eur (2023  fiyatları)

Museu dos Azulejos-Ulusal Çini Müzesi

Bizim Lizbon ziyaretimiz sona eriyor ancak vakit bulup gidemediklerimiz,deneyemediklerimiz var onları da belki benim yerime sizler gezersiniz diye kısacık anlatıcam ,belli olmaz belki ben sizden önce giderim tekrar ( gidemedi :()

Reconquista'dan Birinci Dünya Savaşı'na kadar Portekiz kara kuvvetlerinin tarihini anlatan son derece ilginç bir askeri tarih müzesi. Zengin ve bakımlı bir koleksiyon. Portekiz ordusunun tarih boyunca kullanmış olduğu üniforma ve ekipmanların yanı sıra bir çok ülkeye ait nişan silah koleksiyonu da sergilenmekte.

 

Giriş ücreti 3 Eur.

Lisbon Military Museum-Askeri Müze
Museu da Farmacia-Ecza Müzesi

Antik Mısır tekniklerinden, aşılara ve bir uzay mekiğinin taşınabilir eczanesine kadar küresel ölçekte geçmişten günümüze kaydedilen tıbbi gelişmeleri içeren bir müze .

Giriş Ücreti 6 Eur

Yapmadan Dönme !

Sintra'yı görmelisin

Nata yemelisin

Mirodora'da gün batımı (gün doğumu da olur) izlemelisin

 Belem'i görmelisin

Tramvaya mutlaka bin

Alfama sokaklarında başıboş dolaş

Porto şarabı al

Baxia-Chiado metro durağında  1905 yılından beri gizmet veren kafe, açılışından itibaren sayısız edebi ve entelektüel toplantılara ev sahipliği yapmış ve Lizbon’un kültürel yaşamında önemli bir yeri olmuş. Kafenin önünde Portekizli şair ve ressam Fernando Pessoa’nın masasında oturuşunu betimleyen bir heykeli bulunuyor.Şairin uğrak yerlerinden biriymiş. Kafenin içi ise çeşitli sanatçıların eserleri ile dekore edilmiş. Fiyatlar genele göre biraz yüksek ancak biz sponge kek denedik ve çok güzeldi.tavsiye eder biraz sıra beklemeniz gerektiğini de hatırlatırım.

 

 

Adres:R. Garrett 122, 1200-205 Lisboa, Portekiz

 

 Espresso :2,50  Eur Cappucino : 4,30 Eur

Mis Can -Tapas Restorant